Sorunun cevabına geçmeden önce hilkati değiştirmenin hükmüne dair bazı şeyleri ifade etmek gerekir.
Dinimizde yaratılışa müdahele haram kabul edilmiştir. Ayet-i kerimede şöyle buyurulmuştur: “Onlar Allah’ı bırakıp tanrıçalara taparlar ve: “Elbette senin kullarından belli bir takımı alıp onları saptıracağım, onlara kuruntu kurduracağım, develerin kulaklarını yarmalarını emredeceğim, Allah’ın yarattığını değiştirmelerini emredeceğim” diyen, Allah’ın lanet ettiği azgın şeytana taparlar. Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinen şüphesiz açıktan açığa kayba uğramıştır.”[1] Hilkatle oynamanın vebali hakkında Peygamber Efendimiz (as)’dan şöyle işittiğini ifade eden İbn Mes’ud (ra) şöyle buyuruyor: “Rasulullah (sav), dövme yaptıran, yüzünden kıllarını aldıran ve güzel görünmek için dişlerinin arasını açtırarak daha sivri hale getiren kadınlara lanet okumuştur.”[2]
Dişlere yapılacak müdahele ya zorunlu şartlardan dolayı olur, ya da sadece süslü görünmek veya süslenmek amacıyla olur. İkinci maksatla dişe yapılan müdahele dinimizde hoş görülmemiştir. Okunan lanet, hilkati değiştirme fiilinden dolayıdır. Sebepsiz yere sırf süslenme amacıyla böyle bir müdahele hilkati değiştirme manasına gelmektedir. Böyle bir müdahele caiz değildir.
Zorunlu şartlara göre müdahele ise, kırılan veya düşen dişin yerine yemek yemek, konuşmak vs. sebeplerle diş yaptırılmasına müsaade edilmiştir. Yapılacak bu diş, metalden veya başka maddelerden olabilir. Buna delil olarak, Efendimiz (as)’ın savaşta burnu kopan sahabeye koku yapmaması; daha sağlıklı ve daha hijyen olduğu için burnuna altın madeninden ek yaptırmasını tavsiye etmiştir. Arface b. Es’ad (ra) anlatıyor: “Burnumu gümüşten yaptırmıştım, bana koktu. Peygamberimiz (as), altından burun yaptırmamı bana emretti.”[3]
Peygamber Efendimiz (as)’ın Arface (ra)’a burnuna altından ek yapsamını emretmesi, dişlerdeki deformasyonu düzeltmenin caiz olduğuna delil teşkil etmektedir. Yani zaruret şartlarında dişlere yapılacak müdahele caizdir.
Soruda yöneltilen ve dişlerin yüzeyine yapıştırılan taşlar, tespit etmek gerekir ki, bir zarurete mebni olarak yapılmamakta ve sadece süslenme niyetiyle yapılmaktadır. Bir kere buna cevaz vermek mümkün değildir. Çünkü gerekmeyen lüzumsuz bir şey yapılmaktadır.
Herşeye rağmen diş yüzeyine takılmış veya yapıştırılmış olan değerli taşlar ve madenler parmak, burun ve kulağa takılan yüzük, hızma ve küpeler gibi her zaman çıkarılabilecek türden ise, gusül alınırken çıkarılması gerekir. Çünkü gusülde ağız ve burunun yıkanması farzdır. Fakat tamamen diş yüzeylerine yapışmış ve kalkmayacak şekilde sağlamlaştırılmış ise bu maddeler, gusül yaparken illa da yerinden sökülmesi gerekmez. Bu maddelerin diş yüzeyine takılmasından önce abdestli olunması da gerekli değildir. Ancak caiz olmayan bir şey yapılmış olması sebebiyle dişlere zarar verilmeksizin takılmış olan bu maddelerin sökülmesi uygun olur.