Kısa Cevap:
Özürlü bir kişinin imamlığı aslında sahihtir. Ancak ihtilaftan kurtulmak için, kıraat ve Fıkıh cihetinden imamlık yapabilecek birisi varsa onun imamlık yapması daha uygun olur.
Geniş Açıklama:
Özürlü olan birisinin imamlığı konusunu:
1) Özürlünün özürlüye imam olması;
2) Özürlünün özürsüz olana imamlığı şeklinde anlamak gerekir.
Özürlü olan birisinin kendisi gibi özürlü olan birisine imam olmasının caiz oluşunda ulemanın ittifakı vardır. Özürlü birisi kendisi gibi özürlü olan birisine imamlık yapabilir.[1]
Özürlü olmayan cemaate ise özürlü olan imamın imamlıkta bulunması hakkında mezhepler arasında ihtilaf vardır.
Hanefi ve Hanbeli mezheplerine ve bir rivayette Şafiilere göre, devamlı idrar ve gaz kaçıran, akan yarası bulunan ve daimi burnu kanayan bir özürlü kişinin özrü bulunmayan salim insanlara imamlık yapmaları caiz değildir. Çünkü özürlü olanlar gerçekte hadesli (abdestsiz) olarak namaz kılmaktadırlar. Ancak özürleri sebebiyle kendi namazlarının sıhhatine hükmedilmiştir. Zaruret olmadığı için özür durumu özürsüz insanlara geçmez. Çünkü imam “zamin”dir denilmiştir. Yani imamın namazı cemaatin namazını da tazmin eder. Zayıf olan bir şey daha yüksek ve daha güçlü bir şeyi karşılamaz.[2]
Maliki ve Şafiilerin asıl görüşüne göre, imam olmak için illa da imamın özürden salim olma şartı yoktur. Çünkü abdesti bozan şey kişinin kendisi hakkında affolunmuş ise, başkası hakkında da affedilmiş sayılır.[3]