Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Soru hayızla alakalı olduğu için özellikle hayız konusu üzerinde duracağız. Kadın tenasül uzvundan üç çeşit kan gelir: 

1. Hayız kanı: Kadın sıhhatli iken her ay gelen kandır. 

2. İstihaza kanı: Hayız kanının dışında bir hastalık nedeniyle gelen kandır. Peygamber Efendimiz (as), “O kan bir damardan gelen kandır, hayız değildir.”[1] buyurmuş ve istihaza kanını tarif etmiştir. 

3. Nifas kanı: Doğum anında gelen kandır. 

Hayız sözlük anlamı itibariyle, akmak (seyelan) demektir.  Dinimizde ise, doğum ya da herhangi bir hastalık sebebiyle olmaksızın kadının rahminden muayyen zamanlarda muayyen müddetle görülen kandır. Siyah renkli, aşırı sıcak, şiddetli ağrı verir ve çirkin kokuludur. Hayız konusuyla alakalı olarak Cenab-ı Hak, şöyle buyurmuştur: “Sana, kadınların aybaşı hali hakkında da sorarlar, de ki: “O bir ezadır (rahatsızlıktır)”. Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman, Allah’ın size buyurduğu yoldan yaklaşın. Allah şüphesiz daima tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever.”[2] 

 

Hz. Aişe (ra)’dan gelen hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (as) hayız konusunda şöyle buyurmuştur: “Bu, Allah’ın Adem’in kızlarına yazdığı şeydir.”[3]

 

Hayızın başlangıç yaşı kameri takvime göre takriben dokuz yaştan itibaren iyas yaşı denilen zamana (menapoz) kadar devam eder. Dokuz yaşından önce, iyas çağından (menapoz) sonra gelen kan bir başka sebeple gelen kandır. Hayız gören kız çocuğu, büluğ çağına erer, namaz, oruç ve hac gibi şer’i bütün mükellefiyetlerle mükellef olur. Erkek çocuklar da ihtilam olup meni geldiği andan itibaren büluğ çağına ermiş olur. Ancak 15 yaşına ermiş olan hem kız hem de erkek çocuk hayız görmese de ihtilam olmasa da büluğ çağına ermiş olurlar. İyas çağı (menapoz) ne zaman başlar konusunda belli bir nas bulunmadığı için ulemanın bir ittifakı yoktur.[4]

 

Hanefiyye mezhebine göre menapoz yaşı, 55’tir. Ancak bu yaştan sonra da halis kan gelirse o da hayız kanı sayılır. Maliki mezhebinde menapoz yaşı 70’tir. Elli yaşından yetmiş yaşına kadarki dönemde kadınlara görülen kanlar hakkında sorulur. Hayız kanı veya hayız kanı olup olmamada şüphe ederlerse görülen kan hayız kanıdır. Şafii mezhebine göre, menapoz çağının yaşı yoktur. Kadın hayatta olduğu sürece hayız görebilir. Lakin galip olan altmış iki yaştır. 

Hanbeliler, menapoz yaşının elli olduğunu ifade etmişlerdir. Delil olarak ta Hz. Aişe (ra)’ın şu sözlerini ileri sürerler: “Bir kadın elli yaşına ulaşırsa hayız sınırından çıkar.” “Elli yaşından sonra kadının karnında çocuk görülmez.”[5] 

 

Hayız kanının ittifak edilen renkleri, siyah, kırmızı, sarı ve bulanıklıktır (siyahla beyaz arası). Halis beyaz renk, hayızın sona erdiğine işaret olan renktir.

Hanefiler, bu renklere yeşilimsi ve toprak renklerini de ilave etmişlerdir.[6] Hayızın müddeti, asgari temizlik günlerinin dışında kalan günlerdir. Asgari temizlik günleri ise, cumhur-u ulemaya göre onbeş gündür. Hayızlı olunan günlerin sayısı hakkında ise mezheplerin ihtilafları vardır. Hanefilere göre, hayızın en azı gece ve gündüzü ile üç gündür. Bundan daha az zaman görülen kan hayız değil, istihaza kanıdır. Hayız müddetinin ortası beş gün, en çoğu  on gün ve gecedir. Bundan ziyade olan kanlar istihaza kanıdır. Delil olarak şu hadis-i şerifle amel etmişlerdir: “Hem bakire hem de dul için hayız günlerinin en azı üç, en çoğu on gündür.”[7]

 

Malikilere göre hayız günleri için en az limiti yoktur. Çok kısa bir zaman dilimi içinde görülse bile hayız sayılır. Hayız müddetinin en uzunu ise, kadınların durumuna göre değişir. Hayız durumuna göre kadınlar dört gruptur. Müptediler (ilk defa hayız olanlar), mu’tadeler (daha önce belli zamanlarda adet görenler), hamileler ve muhteliteler (durumları karışık olanlar). Müptedilerin hayız günleri onbeş gün olarak takdir edilir. Fazlası hastalık kanıdır. Mu’tadelerin genelde gördükleri günlere üç gün ziyade edilir. Hamilelerde ise, hamilelik ortaya çıktıktan iki ay sonrasında hayız günlerinin en çoğu yirmi gün olarak takdir edilir. Altı aydan sonrasında ise otuz gün olarak takdir edilir. Muhteliteler (durumu çok düzensiz olanlar) yani bazen bir gün bazen günlerce kan görenler; bazen bir gün bazen günlerce temizlik görenler, tam bir temizlik dönemi görmezler. Bunlar dem gördükleri günlerde hayız, kan görmedikleri günlerde ise, temiz olurlar. Böyle devam ederse hayız müddeti onbeş gün olur. Ziyadesi istihaza kanı olur. Kan görmediği günlerde yıkanır; olabilir ki tam manasıyla temizlenmiştir. Kan gördüğü her gün hayız günüdür ve hayızlının çekindiği her şeyden uzak durmalıdır. 

 

Şafii ve Hanbelilere göre, hayızın en az müddeti bir gün ve gece yani yirmi dört saattir. Bir gün ve geceden daha az görülen kan özür kanıdır. Bu iki mezhebe göre hayız günleri genelde altı veya yedi gündür. Peygamber Efendimiz (as) Hamne binti Cahş (ra)’ya hayız konusunda sorunca ona şöyle buyurdu: “Allah’ın ilmi dahilinde altı veya yedi gün hayız görürsün. Sonra yıkanır yirmi dört veya yirmi üç gün ve gece namaz kılarsın. Bu sana yeter.”[8] 

 

Yine bu iki mezhebe göre hayız müddetinin en uzunu onbeş gün ve gecedir. Bundan ziyadesi, istihaza kanıdır. İki hayız arasındaki temizlik müddetinin en azı cumhur-u ulemaya göre on beş gündür. Hanbeli mezhebine göre ise, temizlik müddetinin en azı on üç gündür. Temizlik günlerinin en fazlası için bir hudut yoktur. Çok uzun süre hayız görmeme örneğin yılda bir defa hayız görmeme durumu da mümkündür. Hatta ömrü boyunca hayız görmeyen kadın da olabilir.

 

Bu bilgiler ışığında adet durumu belli olmayan kadınların durumu hakkında şunlar ifade edilebilir. Durumu açık olmayan bu durumdaki kadınlar, kendilerine bir takvim oluştururlar. Hanefiyye mezhebine mensup olanlar, her ayın on gün ve gecesini hayız, onbeş gün ve gecesini temizlik günü olarak kabul ederler. Diğer mezheplere göre, her ayın onbeş gün ve gecesini hayız günleri, diğer onbeş gün ve gecesini de temizlik günleri olarak kabul ederler. Adet günleri düzenli bir hale gelinceye kadar bu şekilde devam ederler.


[1] Buhari, Sahih, 2/7, H. No: 295.

[2] Bakara, 2: 222

[3] Buhari, Sahih, 1/490, H. No: 285. 

[4] Merakı’l Felah, Shf. 23; El-Mugni, 1/363; Ed-Dürrü’l Muhtar, 1/279 ve sonrası.

[5] Prof. Dr. Vehbe Zuhayli, El-Fıkhu’l İslami ve Edilletuhu, 1/456-457. 

[6] Prof. Dr. Vehbe Zuhayli, El-Fıkhu’l İslami ve Edilletuhu, 1/458. 

[7] Nasbu’r Raye, 1/191. 

[8] Neylü’l Evtar, 1/271. 

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.