Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Vaizlik dinî bir meslektir. Temel anlamda bir din adamında bulunması gerekli olan dinî bilgilerin yanında nasihatlerinde, irşat ve güzele yol göstermelerinde daimi göz önünde bulundurmaları gereken bazı prensipler vardır. Bu prensiplerin kaynağı ise, yine Kur’an ve sünnettir. Bu prensiplerden bir kısmına işaret etmek istiyoruz.

Vaiz, irşadını önce “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et. Onlarla mücadeleni en güzel olan (yol, prensip, usul) ile yap! Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanları da hidayette olanları da en iyi bilendir.”[1] ayetinden hareket ederek, hikmet, güzel öğüt ve en güzel bir şekilde mücadele yöntemiyle yapmalıdır. Hikmet, sahih ve sağlam söz, hakkı izah eden ve şüpheyi ortadan kaldıran delil; güzel öğüt, vaaz, nasihat, dinî öğüt, ibret vermek, birinin kalbini yumuşatacak şekilde sevap ve azaba dair söz söylemek; mücadeleyi en güzeli ile yapmak ise, Hakk’ı ispat ve bâtılı iptalden başka maksadın olmadığını ortaya koyarak, münazarada insaflı olmak, teşvik, hakka tabi olmak, rıfk/yumuşaklık ve güler yüzle davranmak demektir.

Vaiz, davet ettiği, uyardığı ve teşvik ettiği konularda kendisi dikkatli olmalıdır. Çünkü söylediği şeyleri kendi nefsinde yaşayamayan vaizin sözlerinin etkisi olmaz. Allah (c.c.) böyle davranmalarını peygamberlerinden dahi istemiş ve şöyle buyurmuştur: “Artık sen tövbe edenlerle beraber emrolunduğun gibi istikamet üzere ol! Aşırı da gitmeyin! Çünkü Allah yaptığınız şeyleri görücüdür.”[2] Bir başka ayet ise, genel anlamda bütün irşatçıları muhatap alır ve şöyle buyurulur: “İnsanlara iyi olanı emredip kendinizi unutur musunuz? Hâlbuki Kitabı da okuyup duruyorsunuz. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?”[3]

Vaiz, vaaz ve nasihatlerde bulunurken, sözlerine şefkat ve merhamet yansımalıdır. Tatlı ve yumuşak bir üslup içinde kalpleri kazanmaya çalışmalıdır. Hitap ettiği topluma merhametini hissettirebilmelidir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz’in vaizlerin de vaizi olarak, ashabını irşat ederken, kaba, katı, haşin olmayıp yumuşak davrandığını şu âyet-i celile haber veriyor: “Allah’tan olan rahmetledir ki onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı olsaydın muhakkak etrafından dağılırlardı. Artık onları(n sana olan hatalarını) affet, onlar için (Allah’a karşı yaptıkları günahlardan dolayı Allah’tan) mağfiret dile! Onlarla (hakkında nas olmayan her) iş hakkında istişare et. Azmedince de Allah’a tevekkül et. Şüphesiz Allah (kendisine) tevekkül edenleri sever.”[4]

Vaiz, dersine iyi çalışmalı, vaaz edeceği konuların detaylarına kadar inmeli; okuyacağı Kur’an ve hadislerden alınacak mesajları iyi kavramalı; nasihat ettiği toplumun sosyal ve fiziksel çevresiyle, kültürel yapısıyla ilgili bilgi sahibi olmalıdır. Zira vaiz, anlayamadığı konuyu anlatamaz, tanımadığı toplumun hissiyatını kavrayamaz ve neticesinde gereği gibi faydalı olamaz.


[1]Nahl suresi, 16:125

[2]Hûd suresi, 11:12

[3]Bakara suresi, 2:44

[4]Âl-i İmrân suresi, 3:159

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.