Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

İnsanı insan yapan, toplumları toplum haline getiren mukaddes değerler vardır. Bu değerlere inanan insanlar kendilerini bu değerlerin içinde tanımlıyor ve kendilerini o değerlerle özdeşleştiriyorlar ise, bir kısım insan da bu kutsal değerlerle alay ediyor, onlara sövüyor, hakaret ediyor ve onları küçümsüyorsa, bu hem o değerlere saldırı hem de o değerlere değer veren insanların tamamına saldırıdır. Bu durum son derece önemlidir.

İnsanlara sövmek ve onları aşağılamak, yine insanların inançlarına saygısızlık ve hakaret etmek ise, hiçbir zaman ifade özgürlüğü içinde değerlendirilemez.

Bu kutsal değerlerin başında insanların başta dini inanç, ibadet ve ahlâkları gelir. İnsanların kendilerine bir bakıma kimlik ve şahsiyet olmuş örf ve adetleri de saygıya layıktır. Bir başkası tarafından küçümsenemez ve ayıplanamaz.

Bir müslümana nispetle, Allah’a, Allah’ın Kitaplarına ve Peygamberlerine iman etmek ve diğer dini inanç ve ibadetlerine inanmak ve gereklerini yerine getirmek en büyük değerlerdir. Birilerinin çıkarak bunlara saldırması, hakaret etmesi, saygısızlıkta bulunması kabul edilemez bir durumdur. Bir müslüman kendi değerlerine saygı gösterilmesini beklediği gibi, kendisi de başkalarının değerlerine saygı gösterir. Bunu bir iman kuralı olarak kabul eder. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c): “Allah’tan başkasına tapanlara (ve putlarına) sövmeyin; sonra onlar da bilmeyerek Allah’a söverler.”[1] buyurmuştur.

Hangi sebeple olursa olsun, dinimiz kendi değerlerine saygısızlık gösterilmesine razı değildir. Bir çok ayet-i kerimede dini değerlerle alay edenler kınanmıştır. “Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”[2] (Seninle) alay edenlere karşı biz sana yeteriz.”[3] ayetleri bunların bir kısmıdır. Dolayısı ile fikir özgürlüğü gibi mazeretlerin ardına sığınarak İslam’a ve onun değerlerine hakaret edilmesi asla kabul edilemez.

Her şeye rağmen bir müslüman olarak dini değerlerimize zamanımızda olduğu saldırı söz konusu olduğunda nasıl hareket etmeliyiz? sorusu önemlidir.

İslam Hukukunda konu ile ilgili önlem ve bazı müeyyidelerden söz edilmiştir. Ancak bunların tamamı, meşru bir İslami idarenin varlığında tatbik edilebilecek kurallardır. Bu müeyyidelerin uygulanması, şahısların yetkisine verilmemiştir. Kur’an’ımız, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere böyle zamanlarda takınmamız gerekli olan tavrı örnekleri ile göstermiştir. Örneğin “Ayetlerimiz hakkında ileri geri konuşmaya dalanları gördüğünde, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan uzak dur. Eğer şeytan sana unutturursa, hatırladıktan sonra artık o zalimler topluluğu ile oturma”[4] ayeti bunlardan bir tanesidir. Dini değerlere hakaret eden elbette ancak kendisine hakaret etmiş olur. Onları dinlememek, sözlerine değer vermemek en güzel cevaptır.

Bunun da ötesinde, müslümanlar kendi inanç değerlerini öğrenme, öğretme, yaşama ve başkalarına aktarma; yanlışları düzeltme noktasında sabırla, azimle, bilgi ile ve güzel örneklikle her türlü gayreti sergilemelidir. Bunu yaparken “(Resulüm!) Sen, Rabbinin yoluna hikmet ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et! Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir ve O, hidayete erenleri de çok iyi bilir.”[5]Ayetinin rehberliğine müracaat etmelidir. Nitekim kendisine taş atan, eziyet eden, hakaretle kovan Taifliler hakkında “Umarım ki Allah, onların neslinden Allah’a kul olan ve şirke bulaşmayan insanlar çıkarır.”[6] buyurmuş ve onların helak olmalarına razı olmamıştır. Dolayısı ile, birer müslüman olarak, elbette inançlarımıza saldırılmasına kayıtsız kalamayız, saldırılara razı olamayız; medeni ölçülerde protestolarımızı sergileriz, ilmi olarak savunmamızı yaparız. Ama kendi ellerimizle birilerinin hayatına son veremeyiz. Çünkü her önüne gelen bir başkasını cezalandırma yoluna giderse toplumda anarşi ve terör oluşur. Terör fitnedir ve ölümden daha beterdir.



[1] En’am, 6:108

[2] Ahzab, 33:57-58

[3] Hıcr, 15:95

[4] En’am, 6:68

[5] Nahl, 16:125

[6] Buhari, 11/8, H. No: 2992 (Mektebetu Şamile)

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.