İnsanın yaş evreleri ile ilgili olarak bir çok izahlar yapılmıştır. Ancak biz insanın ibadetler karşısındaki sorumlulukları yönüyle yaş devrelerinin etkisi bakımından Fıkhi açıdan bakmak durumundayız.
İslam Hukukuna göre, insan hayatının sırasıyla kat ettiği merhaleler şu şekilde sıralanmıştır: Cenin (ana rahminden dünyaya gelinceye kadar geçen hamilelik dönemi) olma dönemi, gayr-i mümeyyiz (iyiyi kötüden, hayrı şerden, faydalıyı zararlı şeyden ayırtma çağına ulaşmamış) çocukluk dönemi, mümeyyiz ((iyiyi kötüden, hayrı şerden, faydalıyı zararlıdan ayırt etme çağına ulaşmış) çocukluk dönemi, ergenlik (akıl-baliğ olma) ve rüşd (olgunluk) dönemi. Bu dönemleri özetleyecek olursak şunları ifade edebiliriz.
Ceninlik dönemi ifade edildiği gibi doğuma kadar süren ortalama dokuz aylık süredir. Gayr-i mümeyyizlik dönemi, çocukluk çağıdır ve ortalama olarak yedi yaşına kadar devam eden dönemdir. Şayet çocuğun hayatında fizyolojik olarak bir anormallik söz konusu değilse, yedi yaş sınırından itibaren ergenlik çağı dediğimiz akil baliğ olma yaşına kadar geçen süreye mümeyyizlik çağı denir. Ergenlik (büluğ) çağı, dinimizde prensip olarak insanın biyolojik gelişmelerine göre sürelendirilmiştir. Genel olarak dokuz yaşını doldurmuş ve âdet görmeye başlamış kız ile oniki yaşını doldurmuş ve ihtilâm olmaya başlamış erkek çocuk artık ergenlik çağına gelmiş demektir. Fakat her iki cinste de ifade edilen biyolojik gelişmeler bir arıza sebebiyle gecikirse, İslam alimlerinin cumhuruna (geneline) göre onbeş yaşını tamamlamış olan erkek ve kız çocukları ergenlik çağına ulaşmış sayılır. Fakat İmam Ebu Hanife (rhm), erginlik çağını kızlarda onyedi, erkeklerde ise, onsekiz yaş olarak belirlemiştir. İnsan ömrünün rüşd çağı temyiz ve erginlik çağından sonra gelen dönemdir. Temyiz çağı, basit gerçekleri idrak etme dönemi, rüşd çağı ise makûl malî tasarruflara güç yetirme çağıdır. İmam Ebû Hanîfe (rhm), akıl ve ruh sağlığına sahip olarak ergenlik çağına gelmiş olan her insanın aynı zamanda rüşd çağına ermiş olduğunu kabul etmiştir.