Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Aslolan müslümanların birbirlerinin kardeşleri olduğunu bilip aralarını bozmamalarıdır. Ancak bu her zaman olmuyor ve bir çok zaman müslümanlar da kendi aralarında kırılabiliyor ve küskün hale gelebiliyorlar. Küskün ve kırgın olan müslümanların nefislerinin azgınlığına gem vurarak bir an önce bu hoş olmayan durumu düzeltmeleri gerekir. Çünkü Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’inde “Allah’tan korkunuz ve aranızı düzeltiniz”[1]buyuruyor. Fakat küslerin kendi aralarını ıslah ederek barışmaları kolay bir iş değildir. Öyle olunca araya birilerinin girerek kırgınları, küskünleri bir araya getirmeli ve böyle insanların arasını ıslah ederek düzeltmelidir. Nitekim Rabbimiz (cc), “Müminler kardeştirler, kardeşlerinizin arasını düzeltin.”[2] buyurmuş; Allah’ın Rasûlü (as) de “Size, namaz, oruç ve sadakadan daha üstün bir şey göstereyim mi?” diye sormuş. Sahabe ise, “Evet, ya Resûlullah” deyince; Peygamber Efendimiz (as), sözü şöylece tamamlamıştır: “Arabulmak, barıştırmaktır; Çünkü aranın bozulması dini kökünden kazımaktır. Yoksa saçı kökünden kazır demiyorum.”[3] Bir diğer hadis-i şerif ise şöyledir: “Hz Peygamber (as): “Birbirinize kin tutmayın, birbirinizle hasetleşmeyin birbirinizden arka dönüp uzaklaşmayın Ey Allah’ın kulları! Birbirinizle kardeş olun Bir müslümanın din kardeşini üç günden fazla terk etmesi (yani dargın durması) helâl olmaz.”[4] buyurmuştur.

Öyleyse, aralarında dargınlık bulunan müslümanların, dinimizin yasakladığı bu durumu düzeltme noktasında yardımcı olmaya çalışmaları Müslümanların ahlaki en önemli görevlerinden birisidir. Dargın Müslümanlarsa, inatla dargınlıklarını sürdüreceklerine, büyüklerimizin: “Müslümanın müslümana küslüğü tülbent kuruyuncaya kadardır” dediğini düşünerek arabuluculuk yapmak isteyenlerin bu hayırlı teşebbüslerini bir barışma vesilesi olarak görmelidirler. İşte bayramlar, dargın ve küskün olan insanların barışmalarına vesile olabilecek en güzel zaman dilimleridir.

Arabuluculuk yapmada nasıl davranılması ve neler söylenebilir; bir sınırı var mıdır? Diye baktığımızda Peygamber Efendimiz (as)’ın şu hadis-i şerifi aklımıza gelmektedir. Efendimiz (as) şöyle buyuruyor: “Halkın arasını düzelten ve bunun için iyilik kastiyle söz taşıyan ve yine iyilik düşüncesiyle yalan söyleyen, yalancı değildir.”[5] Bilindiği gibi dinimizde yalan söylemek büyük günahlardandır. Karı-koca veya diğer insanların arasını bulmak için yalan söylemeye müsaade edilmiş olması, arabuluculuğun ne kadar önemli bir ahlâkî görev olduğuna işaret etmektedir.



[1] Enfal suresi, 8:1

[2] Hucurat sûresi, 49:10

[3] Tirmizî, Sünen, Kıyame, 56

[4] Müslim, Birr ve Sıla, 23

[5] Buhârî, Sulh, 1

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.