Sıla; “ulaşmak”,“ kavuşmak” anlamlarını içerir. Rahim ise, kelime olarak rahmetten gelir ve “acımak”, “şefkat duymak” manalarına gelir. Dini bir terim olarak ise, hısım akrabayı ziyaret emek, onlarla görüşmek veya haberleşmek; alakayı devam ettirmek demektir. Yaşanmakta olan yerler akrabalardan uzaklarda ise zaman zaman ziyaretlerine gidilmesi, mektup yazıp telefon edilmesi; yakında ise arada sırada görüşülmesi, yardıma muhtaçsa yardım edilmesi, hastaysa ziyaret edilmesi, bir sıkıntısı varsa ilgilenilmesi; sevindiği zamanlarda tebrik, üzüntülü anlarında da teselli ve taziyede bulunulması, hal ve hatırlarının sorulması, selamlaşılması vs. hepsi sıla-i rahim dairesindeki güzel uygulamalardır. Cenab-ı Hak sıla-i rahimle ilgili bir çok ayetten birinde şöyle buyurmuştur: “Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.“[1]Peygamber Efendimiz (a.s) da sıla-i rahimin korunması hakkında şöyle buyurmuştur: “Rahim Arş’a asılıdır, der ki: “Kim beni sıla ederse Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa Allah da ondan kopsun.“[2]Bütün bunlardan anlıyoruz ki, sıla-i rahim mutlaka korunacak ve gözetilecek bir görev ve ibadettir. Yurt dışında yaşayan müslümanlar olarak uzak kaldığımız yurdumuz ve yakınlarımızla en azından yaz tatillerini fırsat bilerek irtibat kurmamız üzerimizdeki bir dini borcumuzdur; bir dini farizadır. Bunu yapmayarak sıla-i rahimde kusurlu davranmak doğru bir davranış olamaz.
Dinimizde çalışmaya çok büyük bir ehemmiyet verilmiştir. Bunun yanında hem ruhi hem de bedeni açıdan sağlığın korunmasına da dikkat çekilmiştir. Yaşadığımız çağda işçi ve işveren hakları doğrultusunda istirahat edilmesi, zaman zaman tatillere çıkılması bir gereksinim ve bir insan hakkı olarak ele alınmıştır. Dolayısıyla müslümanların da dinlenme ve istirahat etme hakları vardır. Ancak tatilin miskin miskin bir yerlerde zaman öldürmek olmadığını, bu zamanın da değişik ve faydalı şeylerle değerlendirilmesi, faydalı aktivitelerle yararlı hale getirilmesi şeklinde anlamak gerekir. Örneğin tatilin en azından bir kısmı ibret alınacak bir seyahata çevirilebilir. Nitekim Allah (cc), bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Sizden önce nice (milletler hakkında) ilahi kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah’ın ayetlerini) yalan sayanların akıbeti ne olmuş, görün!”[3] Bunun yanında tatil, sıla-i rahim görevinin ifa edilmesi zamanı olarak da değerlendirilirse yine İslam’a uygun bir tatil şekli olmuş olur. Tatil, sporun çeşitli alanlarında da faaliyet gösterilmek suretiyle de farklı hale getirilebilir. Deniz, yayla ve termal sağlık ünitelerinde de zaman faydalı hale getirilebilir. Hem faydalı bir iş hem de tatil yapılmış olur. Aksi takdirde zaman bomboş ve tembellikle geçirilir ki, böyle bir tatile İslam’ın rızası yoktur. Allah en iyisini bilir.