Fetava

Hicri Takvim
Miladi Takvim

Adalet bir grup veya zümrenin hak ettiği bir muamele değildir. Haksızlığa uğrayan her kim olursa olsun, hakkı teslim edilmeli ve zulme uğramasına engel olunmalıdır. Bu manadaki uygulamalar İslam tarihinde çok sayıda gerçekleşmiş ve adeta İslami idareler destan yazmıştır. Peygamber mahkemesinde Yahudi hasmının karşısında haksızlığı ortaya çıkan müslüman, itiraz etmeye kalkışmış, bizzat cezası bir müslüman Hz. Ömer (r.a) tarafından verilmiştir.[1] Had cezasına çarptırılmış olan bir kadının affı için teklifte bulunan Usame b. Zeyd’i tekdir eden Peygamber Efendimiz (a.s), “Allah’a yemin ederim ki, böylesine kötü bir fiili (hırsızlığı) Mahzum kabilesine mensup Fatıma değil, kendi kızım Fatıma yapmış olsaydı, kesinlikle onun da cezasını verir, elini kestirirdim.”[2] buyurmuştur. Buna benzer İslam tarihinde çok sayıda örnek vardır. Dolayısı ile, adalet bir insanlık hakkıdır. Kime lazım ise, ona verilmelidir. İnsanlar arasında hiçbir ayırımcı kritere müsaade etmemek gerekir.


[1] Süyuti, ed-Dürrü’l Mensur ve İbn Kesir, Tefsir, Nisa, 4:65. Ayetin tefsiri.

[2] Müslim, Hudut, 2

Bir yanıt yazın

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.