Mevlit, doğum, doğum zamanı, doğum yeri demektir. Özelde ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğumuna, bununla ilgili yapılan merasimlere, yazılan eserlere ve Resûlullah (s.a.v)’in doğduğu eve de “mevlit” denilmektedir. Resûlullah (s.a.v.), Fil yılında, rebîülevvel ayının on ikinci pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir.[1] Bu tarih, miladi takvime göre, 571 yılının nisan ayının yirmisine denk gelmektedir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu tarih olan Mevlit Kandili ile ilgili programlar asırlar sonrasında düzenlenmeye başlamıştır. İslam dünyasında mevlit merasimi ilk defa, Mısır’da hüküm süren Fâtımîler (910-1171) tarafından tertiplenmiştir. Sünnî Müslümanlarda ise, ilk mevlit merasimi, hicri 604 yılında, Selâhaddin Eyyûbî’nin eniştesi ve Erbil atabeği Melik Muzafferuddin Gökbörü tarafından düzenlenmiştir. Osmanlılar ise, mevlit kutlamalarını ilk defa III. Murad zamanında gerçekleştirmiş, 1588 yılında mevlit kutlamaları resmî hâle getirilmiştir.[2]

Mevlit merasimleri, dinde karşılığı olmadığı hâlde ibadet gibi anlaşılır hâle gelmiştir. Bu anlamda mevlit programlarını tertip etmek bir bidattır. Fakat ibadet anlamında kutlama şeklinde olmayarak Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i anmak ve onunla ilgili bilgilendirmelerde bulunmak elbette bidat anlamında değerlendirilemez. Mevlit Kandili,’nin Efendimiz (s.a.v.)’in doğduğu gecenin yâd edildiği bir akşam olması sebebiyle, sırf Peygamberimiz (s.a.v.)’e olan sevgi ve muhabbetimizi izhar için bir araya gelir ve onu çeşitli yönleri ile yâd ederiz. Normal olarak günlük farz, vacip ve nafile ibadetlerimizin dışında bugüne has bir başka ibadet yapmayız. Çünkü bu geceye has özel bir ibadet yoktur.