Dinimizde bir amelin ibadet olması için mutlaka Kur’an ve sünnetten bir delil bulunması gerekir. Muharrem ayında ve aşure gününde oruç tutulması ile alakalı hadîs-i şerifler söz konusudur. Ama aşure çorbası ile ilgili herhangi bir delil bulunmamaktadır. Dolayısı ile aşure günü sürme çekmek, gusül etmek, kına yakmak, büyükleri, âlimleri, hastaları ziyaret etmek, yetimlerin başını okşamak, hububat ve tatlı pişirmek, İhlâs suresini okumak, sevinmek ve bugünü ayrı bir gün olarak kutlamak İslam’da olmayan bir uygulamadır. Bu konuda Hz. Peygamber (s.a.v.)’den gelen ne sahih ne de zayıf bir hadis vardır. Hadis diye rivayet edilen bazı sözler tamamen uydurmadır. Sahabeden, dört mezhep imamından vb. kimselerden de bir rivayet olmadığı gibi, muteber kitapların hiçbirinde de buna dair bir haber yoktur.[1] O hâlde bugünde böyle bir tatlı pişirip yakınlara ve komşulara dağıtmak ibadet olamayacağı gibi, sonradan âdet hâline gelmiş bir uygulamadır. Dolayısı ile aşure çorbası pişirmemek dinî açıdan bir noksanlık sayılmaz.