Aile Efradına Zekat Vermek
Bir kimse anne, baba ve kardeşlerine veya akrabalarına zekât verebilir mi?
İslam hukukunda, aile içinde bazı insanların nafakaları, diğer aile üyelerinin bir kısmının üzerine bir borçtur.
Baba, dede, ana, nine, oğullar, kızlar, bunların çocukları ve torunları, işte bunların nafakası, evlatların üzerinedir. Dolayısıyla evlatlar, zekâtlarını bu kişilere veremez. Kişi kendi eşine dahi zekâtını veremez. Hatta boşanma iddeti bekleyen karısı da bu hüküm kapsamına girer. Çünkü bir kimse, fakir düştükleri zaman zaten bunlara bakmakla ve normal olarak nafakalarını sağlamakla yükümlüdür. Bunlara zekât verirse bu zekât dolaylı yoldan kendisine dönmüş olur. Halbuki zekât verildikten sonra artık, zekât verenle zekât arasında menfaat bağının kesilmiş olması gerekir. Ebû Hanîfe ile Hanbelîlerde tercih edilen görüşe göre, bir kadın zekâtını fakir bulunan kocasına veremez. Çünkü bu takdirde zekât nafaka yolu ile kadına geri dönmüş olur.[1] Ebû Yûsuf, İmam Muhammed, İmam Şâfiî ve İmam Mâlik’e göre, kadının fakir bulunan kocasına zekât vermesi caizdir.[2] Fakat erkek veya kız kardeşlere, bunların çocuklarına, sonra amcalara, halalara, sonra bunların çocuklarına, sonra dayılara, teyzelere ve bunların çocuklarına, daha sonra diğer zevi’l-erhâm denilen yakınlara verilecek zekât geçerli olur.
[1] İbn Âbidîn, Reddu’l-Muhtar, II/87; Kâsânî, Bedâiu’s-Senâî, II/40; Meydani, Lübab, 1/156
[2] Ebû Dâvûd, Zekât, 44; Talak, 19